Tiroit Hastalığına Uzmanlardan Doğal Tedavi ve Beslenme İçin Öneriler:
Profesör İbrahim Saraçoğlu'nun önerisidir.
Tiroit tembelliği (tiroit bezinin yavaş çalışması) Yani başka bir değişle tiroid hormonunun az salgılanmasıdır. Bu TSH hormonu yüksektir. Önemli iki hormon T3 ve T4 hormonları, bunları kontrol eden beyinden salgılanan TSH hormonu yükselirse T3 ve T4 baskılanır ve Tiroit yavaş çalışmaya başlar. Tiroit de metebolizma hızını kontrol ettiği için
"su içse yarıyor" denen durum ortaya çıkıyor. Burada yapılacak tedaviye yardımcı olacak şey
Taze Dereotu tüketilmesi gerekiyor. İskandinav ülkelerinden İsveç'te
Troit hastası bulamazsınız. Parmakla gösterirler o da yurt dışından gelmiştir.
İsveçt'te tiroit hastası olmaz çünkü bu insanların ekmeklerinde bile dereotu olur. Çorbalarında ve yedikleri
dereotlu balık ve yine kurabiyelerinde bile dereotu bulunur. Bu sebeple İsveçte Tiroid hastası bulamazsınız.
Sumongrotbrot dedikleri ekmekleri çok yerler.
Fransa ve Macaristan'da çikolata kisti ve miyom yok azdır. Çünkü bol soğanlı çorbaları ve yemekleri vardır. Beslenme doğrudan genetik yapımızı etkiliyor. Genetik yapımız içinde de hastalıklar saklı. Bunlar doğru beslenirsen ortaya çıkmaz bastırılır.
Her şey beslenme ile alakalıdır.
Profesör Doktor Refik Tanakol önerisidir:
Tiroit bezi dediğimiz organ baş parmağımızın ilk boğumu kadar büyüklükte ve
sadece 20 gram ama vücudumuzda yaptığı işler müthiş. Yani gram başına aldığı kan beyin dokusundan çok daha fazla. Bütün organlarımız onun yaptığı iş ile çalışıyor.
Vücudumuzun orkestra şefidir. Tiroid bezinin az çalışması sonucu büyümesi Guatr hastalığını oluşturuyor. Bu küçük organ birçok hormonal fonksiyonunu etkiliyor. Çok çalıştığı zaman kilo kaybı ve az çalıştığı zaman da kilo alımı görülür. Hipotiroidi
(tiroit bezi az çalışıyorsa) hastaları ömür boyu ilaç kullanmaları gerekiyor. Hastalık takip edilmeli ve dozajını ihtiyaca göre ayarlamalıdır. Özellikle hamilelikte ilacın dozajı önemlidir.
6 ayda bir yada senede bir takip ve kontrol edilmelidir. İyotlu Tuz konusuna gelirsek; genel olarak bazı Haşimato türlerinde bile az miktarda da olsa iyotlu tuz alımı yapılası gereğini görüyoruz. Fakat bunun yanında dikkat edilmesi gereken diğer
İYOT kaynaklarına dikkat edilmesi gerekir. Bu iyot kaynaklarından bazıları şunlardır:
Yosun ve yosun hapları. Mesela Japonya'nın bazı bölgelerinde aşırı tüketilen yosun bu insanlarda
dev guatrlar oluşturur. Öyle ki nefes almasını güçleştirecek kadardır.
Kert ve maya da yine yüksek iyot kaynağıdır. Karalahana, yer elması, turp gibi ürünlerini ise abartılmadığı (her gün çokça yenmediği sürece) yenebilir.
İyotlu tuzu ise her zaman kullanılmalıdır. İyot gelecek nesillerimizi kurtaracak bir şeydir. Mesela
İsviçre'de zeka gerilikleri 1000 kat azalmıştır! Özellikle hamileler kesinlikle iyotlu tuz alması gerekmektedir. Daha zeki bir nesil için yeterli iyot alınmalıdır.
Beyin gelişimde tiroit hormonlarının ayrıca bir yeri vardır. Fakat ayrıca iyotun da önemli bir yeri vardır. Özellikle çocuklarda eksik tiroit bezi çalışması
zeka geriliği sebep olabiliyor. Bir yılı aşkın bir ihmalde kalıcı zeka geriliklerine sebep olabiliyor! Yaptığımız bir çalışmada zihinsel engelli çocuklarda yapılan testlerde iyot eksikliği tespit edilmiştir. Anne adayları gebe kalmadan
en az 2 ay önce tiroit hormonlarına baktırmaları gerekir. Bebeğin ilk 3 ay anneden geçecek hormona bağlıdır, annede bu hormon eksikliği varsa bebekte bir zeka geriliği başlangıcı oluyor. Bebek daha sonradan tiroit hormonu üretmeye başlasa bile yine de anneye bağlıdır. Ve kalıcı bir
IQ azlığına sebep oluyor. Tiroit hormonu özellikle bebekler ve çocuklar için çok önemlidir. Erken teşhis ve tedavi çok önemlidir. Mesela yutma güçlüğü, ses kısıklığı, boğazda tıkanıklık hissi ve ailede tiroit vakâları var ise bunlarda uyanık olması gerekiyor.
İyi haber bu hastalıkta erken teşhiste tedavi var.
Profesör Doktor Cumali Aktolun (Nükleer Tıp Uzmanı) :
Toplumun genelinde
(yetişkinlerde) %20 - %30'unda çeşitli tiroit hastalığı var. Bu kadar sık hastalık çok az hastalık vardır. Ancak belirtileri başka hastalıklarla karıştığı için genellikle hemen ortaya çıkmaz. Başka nedenlerle tetkik edilirken ortaya çıkıyor. Nedir peki bu belirtiler? İlk olarak hastalarda
Kalp Ritmi Bozukluğu olur. Bu çarpıntı olarak hissedilir. Şikayet olarak kalbinin yerinden çıkacakmış gibi hissetmesi, nabzın hep yüksek olması.
Aşırı terleme ve ellerde titreme olabilir. Ani kilo değişimi
(kilo alımı yada kilo kaybı) olabilir. Bağırsakları çok çalışması yada yavaş çalışması
(kabızlık olması) bunlarda kilo alımı olur. Zehirli guatr hastalarında baygınlık hissi olabilir. Fakat tansiyon ilacı kullanıyorsa yada şekeri düşük ise o da baygınlık hissi yaratabilir. Bunlar birbirine çok yakın belirtilerdir. Bunun için uzmana görünmek önemlidir. Gözlerin dışa çıkması tiroidin fazla çalışması ve
zehirli guatrın bir belirtisi olarak görülebilir.
Doktor Gürkan Kubilay önerileri:
Tiroit rahatsızlığı olanlar (Hipotiroidi) bu besinleri daha az yemelidir. O besinler şunlar:
Brüksel lahanası, Şalgam, Turp, Darı (kilo alımı varsa), Şeftali, Armut, en tehlikelisi SOYA, Yer fıstığı, Çam fıstığı, Kara lahana, Karnabahar, Ispanak, Sarımsak, Brokoli, Lahana, Patates, Çilek. Evet bu besinlerden tiroit hastaları uzak durması gerekiyor. Peki Tiroit hastaları ne yemeli? troid hastaları neler yiyebilir? tiroit hastaları nasıl beslenmeli? İşte cevaplar: Maydonoz
(bol bol yiyebilirsiniz), Balık (özellikle iri balıklar), Kayısı, Erik, Kuru Erik, Muz, Baharatlar,
Hububatlar (Darı, Buğray, Kepek), Deniz Yosunu (Tiroitiniz çok az çalışıyorsa) kullanması salık verilir.
Profesör Doktor Taner Damcı :
Haşimato hastalığı Hipotiroidi hastalığının sebeplerinden bir tanesidir.
Önce olan Haşimato hastalığıdır sonra Hipotiroidi olur. Haşimato hastalığının bir bölümünde Tiroit bezinin çalışması bozulur ve Hipotiroidi olur. Hipotiroidinin geçmişte görülen en sık sebebi
İYOT eksikliği idi. Fakat artık tuzlarımız iyotlu.
Mutlaka iyot tüketmek lazım. İyot, hem Hipotiroidi hem de zeka geriliklerini önledi. İyot tüketmemesi gereken hastalar
"özel" hastalardır. Mesela fazla çalışan bir nodülü varsa burada fazla iyot alımı bu nodülün bir anda çok daha fazla çalışmasına sebep olabilir. Tiroit hastaları gıda alımlarında kendilerini çok da fazla germemesi gerekir.
Hipotiroidi olarak istediğimiz her şeyi yiyebiliriz, tabi ki sağlığımızın diğer konularına da dikkat etmek koşulu ile. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise
tek tip beslenmeden kaçınmaktır. Tiroit durumunuza göre arada bir yediğiniz Karalahanın size bir zararı olmaz. Fakat özellikle Karadeniz bölgemizde olduğu gibi sürekli olarak Karalahana yemek elbette bu hastalığı farklı şekillerde
etkileyecektir.
Doktor Fevzi Özgönül Tavsiyeleri:
Hipotiroidi hastaları için yani tiroit bezi az çalışan hastalar için ve troit tedavisi görmüş, ameliyat olmuş hastalar için besin önerileri konusuna değinelim. Öncelikle B1 vitaminleri tiroit hormonunu azalttığı için bu vitamini yüksek pirinç, mısır, çavdar, kepek ve maya(bira mayası) gibi besinlerden uzak durulması gerekir. Tiroit hormonlarının yetersiz üretimi, çeşitli sebeplerle fonksiyon zayıflaması veya tiroit tedavisi neticesinde bu bezin alınması ile yeterli hormon üretimi olamayacağı için vücudun diğer hormonları ile de dengeli bir birlikteliği olamayacak ve bedenin yapılanması sekteye uğrayacaktır. Hipotiroidi hastaları kolay kilo veremez ve bu sebeple yağlanma başlar. Kilolu kişiler hipotiroididen şüphelenebilir, bir uzmana görünmekte yarar var. Özel bir uzmanın bulunmadığı bölgelerde Aile Hekiminize de başvurabilirsiniz. Dünyada belli başlı kabul edilen ilaç protokolleri takip edilerek belli aralıklarla tiroit fonksiyonları tahlili ışında ilaç kullanım miktarınız ayarlanabilir.

Normalde ilaç kullanımına karşı bir doktor olsam da konu tiroit olunca maalesef ilaca fazla karşı durulamıyor. Çünkü tiroid hastası olunmuşsa tamamen ilaçsız tedavi edilebilip sağlıklı bir hayat sürme imkanı olmayan bir hastalıktır. Ancak
tiroit hastası olanların daha kaliteli bir yaşan sürebilmesi için bazı beslenme tavsiyelerim olacak. Bunları
10 kural olarak sıralayabiliriz:
Tatlılardan, unlu şekerli gıdalardan uzak durmalıyız. Çok tatlı meyvelerden de uzak durmalıyız. Yavaş bir metabolizmaya sahip olduğumuzdan aburcubur yada ara öğünlerden uzak durmalıyız. Ama illa ara öğün yemek istiyorsak da sindirimi yeniden başlatmayan
ayran, süt gibi yoğur gibi sıvı besinler tüketebiliriz. Hareketli olmak bu konuda önemlidir. Düzenli spor yapmak, salon sporu yapamıyorsak bile tempolu
yürümek bile çok faydalı olacaktır. Özellikle akşam son öğünden sonra yürüyüşler önemlidir.
Vitamin b12 yi mutlaka takip etmeli ve eksikliği durumunda tamamlamak gerekir. Sebzeleri pişmiş olarak tüketmek önemlidir.
Kabızlık olması durumunda sindirim de bozulacağından dolayı kabız olmamaya özen gösterilmesi gerekir. Kabızlık durumlarına karşı da
Keten Tohumu ve Yabanmersini tüketilmesi iyi olur. Kandaki
Selenyum seviyenizi de takip etmenizi ve Selenyum Tiroit yetmezliği durumlarında yardımcıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder